Sunday, September 9, 2007

İspanya'da Yolculuk

İspanya'da turizm 1960 yıllarından bu yana büyük gelişme gösteren önemli bir etkinliktir. Gerçekten, 1970 yıllarında turistlerin getirdiği dövizler, bütçe açığının büyük ölçüde kapatılmasını sağlamıştır.

Bu patlamanın etkileri, toplumsal yapıya ve yeni ispanya'nın kültür yaşamına da yansımıştır. Yeni ufukların açılması, sanayileşmiş öteki Batı ülkeleriyle daha sıkı bağların kurulması, değiş tokuş ve yakınlaşma olasılıkları, kuşkusuz, gelişmelere yol açmış, demokrasiye geçişi de etkilemiştir.

En büyük gelişme, eskiden beri ülkenin Avrupalı öteki halklarla buluşma yeri olan bölgelerinde görülür; bu bölgeler, özellikle deniz ticareti ilişkileri gereği uzun süredir Avrupa'yla bağlantısı olan Balear adaları ile Katalonya'nın Akdeniz kesimindedir. Ancak, söz konusu olgu, önceden de var olan bölgesel eşitsizlikleri daha da artırmıştır; turist akınının, "güneyIeşme" olgusuyla belirlenen toplumsal, kültürel ve iktisadi sonuçları, henüz oldukça verimsizdir. İspanya'nın, özellikle deniz kıyıları (Costa Brava, Costa Dorada, Costa Blanca, Costa del Sol ve Atlas Okyanusu kıyısında Costa de la Luz), yaz aylarında bol turist çeker. Ancak, ülkede deniz ve güneşin yanı sıra daha ilgi çekici şeyler de vardır. Bu tür bir yolculuğa Andorra'dan Montserrat'ya kadar Katalonya baştan sonra gezilerek başlanabilir. Bölge, roman ve gotik üsluplarında sanat ürünleri açısından zengindir ve Arap istilasına karşı "hıristiyan dünyası"nın direnme noktasını oluşturur. Akdeniz'i Atlas Okyanusu'na daha kısa yoldan bağlayan ve Tarragona'dan San Sebastian'a uzanan yol (463 km) boyunca, eski hac yerleri ve tarihsel manastırlar sıralanır. Bu yol Ebro'nun sol tarafından ve Pirene sıradağlarının eteklerinden geçer.

Yol boyunca, San Firmino bayramıyla (6-12 Temmuz) ve boğaların kent sokaklarında koşuştukları "ercierro" şenlikleriyle ünlü Pamplona kenti ile Huesca ve Lerida kentlerinde kısa bir süre mola vermek gerekir. San Sebastian'dan La Coruna'ya aşağı yukarı 800 km'lik bir yol alınır ve bu yolculuk boyunca, İspanya'nın birbirinden değişik çeşitli yer, ve özelliklerini tanıma olanağı bulunur. Gerçekte, Bask illeri, Castilla la Vieja (Santander ili), Asturias ve Galicia turizm açısından büyük önem taşımaz.

Buradan, Vizeaya körfezine özgü sanayi görünümlerinden, şiirsel ve olağanüstü görüntülerin yer aldığı bir ortama girilir. Bu görüntüler, Cantabria dağları yamaçlarını izleyen ve kıyıdan yalnızca kısa aralıklarla geçen bir yol boyunca sıralanır. Bilbao'dan sonraki kentler, Santander ve Oviedo'dur. Batı Avrupa'nın az raslanır Eskiçağ kasabalarından biri olan ve mimarlık açısından küçük kent özelliğini hala koruyan Santillana del Mar yakınlarında, ünlü Altamira mağaraları yer alır. Söz konusu mağaralarda 1869'da ortaya çıkarılan çokrenkli duvar resimleri tarihöncesi dönem sanatının en anlamlı kanıtlarından biri sayılır. Barselona'dan Madrid'e gitmek isteyenler için izlenecek yol, Zaragoza'dan geçer. Tekdüze bir görüntünün içine sıkışıp kalmış olan bu kent, anıtlar açısından zengin bir iç kent örneğidir. Başlıca engebeyi, Katalonya dağlarının ve büyük iç yaylanın eğimleri oluşturur. İspanya'nın daha batıda kalan bölgelerine (Leon, Estremadura, Atlas Okyanusu kıyısındaki Andalucia'ya kadar) doğru ilerlendikçe, yer yer birkaç engebeyle hareketlenen çıplak görüntüler göze çarpar, Sierra da Guadarrama, Sierra de Gredos, Sierra Morena bu kesimde yer alır.

Salamanca'dan yola çıkıldığında Ispanya'nın örnek tarih ve kültür merkezlerinden birkaçına uğramak gerekir. Bunlar arasında, Guadalquivir ovasına ve Sevilla'ya kadar, Plasencia, Caceres, Merida sayılabilir. Madrid'in merkezinden, başkenti, Valencia, Murcia, Cartagena, Granada, Cordoba-Sevilla, Merida-Badajoz'a bağlayan birçok yol ayrılır. Castilla iç yaylasında ve Mancha'da kalındığı sürece, yüzey şekilleri tekdüzeliğini korur; ama kıyı sıradağlarının yakınında, hem engebe belirginleşir, hem de görüntüler güzelleşir. Ünlü Şövalye Don Kişot'un sanrılar ve delilik nöbetleri içinde aştığı uçsuz bucaksız Mancha'yı, zaman hiç değiştirmemiştir. Cervantes'in ünlü yapıtını yazmasından dört yüzyıl sonra bile, tarlaların ve kentlerin görünümü hep aynı kalmıştır.

No comments: