Sunday, September 9, 2007

Arap Etkisindeki İspanya


İspanya'ya öteki Avrupa ülkelerine oranla özgün bir görünüş kazandıran birçok tarihsel olay arasında, günümüzde bile izlerine raslanan Arap egemenliği özel bir yer tutar. İspanya'mn İslamlaşması, VIII. yüzyıldan başlayarak Kuzey Afrika'dan gelen ve sayıları 10 - 12.000 kişi kadar olan Arapların yeni nüfus gelişmesi ile değil, yerel hıristiyan toplulukların kitle halinde bu yeni dini kabul etmeleriyle gelişti.

929 yılında, Bağdat'taki halifeyle üstünlük çatışmasına girişen Kurtuba emiri, "halife" ünvanını aldı. İki buçuk yüzyıldan uzun bir dönem boyunca Kurtuba (günümüzde Cordoba) kenti, Batı Islam uygarlığı için bir "Altın çağ" simgesi oldu. Tahrip olmaktan kurtarılan eski Yunan yapıtları arapçaya, hatta latinceye çevrildi ve bu arada yazılan yeni özgün yapıtlarla birlikte Rönesans'a kadar Avrupa kültürü için temel bir dayanak oldu.

Ne var ki İspanya'daki İslam işbirliği geçiciydi. 1000 yılından kısa bir süre sonra Kurtuba halifeliği topraklarında bağımsız yeni birtakım devletler kuruldu. Bunlar arasında en önemlileri Zaragoza, Toledo, Valencia ve Sevilla kentlerini merkez alan emirliklerdi. Sonradan hıristiyan işgali tehdidi altında kalan bu emirlikler, XI. yüzyıl sonlarında Kuzey Afrika'dan Murabıtları, XII. yüzyılda Muvahhidleri yardıma çağırdılar. Böylece ortalığı bir kutsal savaş havası sardı ve durumlarından korkan museviler ile hıristiyanları yaklaştırarak, İspanya' nın kuzeyindeki hıristiyan krallıkların akınlarını kolaylaştırdı.

İspanya' daki Islam uygarlığının en parlak döneminde, museviler ve hıristiyanlar kendi inançlarını korumakla birlikte, bütünüyle İslamlaşmışlar, kişilik ve geleneklerini korumalarının yanı sıra, Toledo, Kurtuba ve Gırnara'da (günümüzde Granada), Batı'nın gotik üslubu ile Arap üslubunu, mimarlık ve süsleme alanlarında akıl almaz bir başarıyla kaynaştırmışlardı.

No comments: