
İspanya tarihinde Rönesans'ın ve coğrafi keşiflerin dışında kalmamış olmasına rağmen sonraki dönemlerde bir gerileme ve duraklama dönemine girmiştir. İspanyol denizcilerinin yeni dünyayı ve uzakdoğuyu keşfetmelerinin ardından İspanya Avrupa'nın önemli ülkelerinden biri haline geldi. Ancak bu özelliğini uzun süre koruyamayarak bilimsel gelişmelerden koptu. Bunda belki İspanya'da hakim olan Katolik inancının etkilerinin olduğu söylenebilir.
Avrupa'nın diğer ülkelerinde sanayi devrimi gerçekleştirilirken İspanya bu dönemi yakalayamadı ve bir tarım ülkesi konumunda kaldı. İspanya'nın bu gerikalmışlığı 20. yüzyılın sonlarına değin kendini hissettirdi. 1975 yılına kadar ülke demokratik ve sosyal açıdan da geri bir konumdaydı. 1939'da sona eren iç savaş ve sonrasında da kurtulunmayan baskıcı zihniyetler İspanya'nın diğer Avrupa ülkeleri arasındaki yerini almasını uzun zaman engelledi. Askeri yönetimler ve tam anlamıyla gelişmeyen demokrasi İspanya'nın tarihinde her zaman birer sorun oluşturdu.
70'li yılların ortasında başlayan demokratikleşme süreci İspanya'yı 1986'da AB üyeliğine taşıdı. O ana kadar genellikle tarıma dayalı bir ekonomiye sahip olan İspanya'nın sanayi üretimi de oldukça verimsiz ve köhneydi. Avrupa Birliği süreci sonrasında İspanya hızlı bir toparlanma sürecine girdi. Zaman içinde rekabetçi bir ekonomiyi benimseyen İspanya verimliliğe dayalı bir ekonomiyi kurma yolunda önemli adımlar attı. Bugün için İspanya Avrupa'nın tarımsal üretim merkezi olmasının yanısıra gelişmiş sanayisiyle tüm dünyayla rekabet edebilen bir ülke niteliğindedir. Avrupa fonlarını kullanmasının yanısıra İspanya'yı bu noktaya getiren asıl şey ülkede gerçekleşmiş olan zihniyet devrimi olmuştu.
No comments:
Post a Comment